14 Ağustos 2018 Salı

ekonomik kaygılar

ekonomik kaygılar güttüm sevgime,
çobanlarım zengin bir kurda terk ettiler ağılımı
çan sesleri ve ben,
kan testisi ve sen
yatağın da karşıladınız krizi,
hazır olanlardan da hazırım, sığınaklarım seninle dolu,
acılarım neşemle harmanlı,
Ege biraz daha uzaklaştı belki ama, bozkır alabildiğine bizim,
kaybettiğin köyün sınır kapısında kaldı koca çam ağacı,
hadi kaldır bürokrasiyi aradan da kavuşalım,
bilirsin,
her şeyden yüce yaradan,
gözlerim çok daha keskin, gözlerimden,
ve bıçaklarım kör,
sapladığın hançere rağmen,
gramofon bir kez daha icat olmak istiyor,
kıskançlığını gizleyemeyen kalbim de bir kez daha sevilmek istiyor,
Hindistan kalabalık, fakat ben çeşitli dinlerden sıyrılıp sevdim seni,
şeytanlardan kaçırıp kıyamete sakladım ellerini,
sararan yapraklarının paraşütü olmak niyetinde baykuş,
geceleri taksiye çıkmak zorunda kalmasam
bilirsin ben de severdim ay ışığını ve mısır patlağını,
nerden bilebilirdim
firavunu parçalayan köpek balıklarının heybetini,
fakat ölmek zorunda olmasaydım,
en iyi ben öğrenirdim, seni kaybetmemeyi,,

yalnızlığımın en güzel parçası değilsin,

kuş olup gidersin bu yöreden,
hiçbir gelenek geri getirmez belki seni,
olur da asarsan yüzünü
gülüşlerimi al öyle git,
yalnızlığımın en güzel parçası değilsin,
parçalarımı kaybedeli çok oldu,
ekmek kırıntıları bana getirmez seni,
bunları bil de öyle git,
güz gelmekte ve yaprakların yalnızlığı rüzgara eşlik etmekte,
bulamadığın bu çekim kafana taş düşürür,
anılarını al da öyle git,
ruhun bu kozmosun sınırını çizemez,
ezelden sevmezdin geometriyi ve ben şeklini bir şeye benzettim,
bensiz bir şeye benzemiyor sözlerin
lügatını al da öyle git,

neslim şiire ömür

ölüm dediğimde ki sessizliği yetmişti ruhumu gömmeme,
kalemim, kağıdım bir de şiirlerim el verdi tabutuma,
uzaktı, bir daha da yakın olamayacak gibiydi gözlerine,
yaşa,
diyemedim,
öl diyemedim,
sev, bu hayatı,
hiç diyemedim,
tekerliğine dolaşmış bir iptim,
onunla dönüyordum şu sıra, bir gün çekip atıcak beni,
ama o yoluna devam edecek,
yıllarca dönen bu Dünya gibi,
ve nihayet hapsetti içine şelale beni,
balıkların telaşı duyulmaz Doğu’dan,
sevmekle sevmemek arasında kalmış bir okyanus ruhun,
kafası karışık bir topaç, durmak bilmiyor yıllardır dünya,
kıtalar bölündükçe eksiliyorum,
neslim şiirlere ömür,
gözlerin buradan bakınca kömür,
unutulmaz bu gül,
sen sımsıcak gül,
erit yüreğimin kutbunu derinden,
hangi gezegendeysen uzat elini,
ben sana ulaşırım aniden,

nazlı bir tepe

adını bilmediğim bir tepeye bakıyor umutlarım,
heybetini gizleyemeyen saçların bile engel değil hayallerime,
bugün değilse bile mutlaka yarın,
kim ister elini yakmayı,
fakat ben soğutup soğutup uzatıyorum elimi yüreğine,
yak,
ama unutma,
kalan bu izi hiçbir cerrah silemez bu diyardan,
hayallerim nazlı bir tepenin ortasında hala,
nefes nefese
sevgim soluk, anılarım yaşlı
bilmem eğilir mi sana,
beni sensizlikle tehdit eden sen,
hiç bensiz kalmadın ki,

gri bir okyanus

her şeyin başı sağlık, ellerin de öyle,
nakaratın tekrarına düştü hüznün,
takılıp takılıp kırpıyorum kirpiklerimi,
gözlerim yetişemiyor ruhuna,
oradan oraya savruluyorsun dünya geniş,
hatalarına saklanan gençliğin
dadanmış çiçek bahçene,
filler katılmış orduna, kaçamamış acılar,
tavrın,
tablo olmaya hazır tual,
renkleri kalbine benzer
gecenin kasvetinten kurtulmuş bi güneş yüzü,
okyanusları açıpta gelmiş dişlerin,
nasıl tarif etmeli bu iskeleti bilmez ki öğretmenin,
bakma sevmediğine sen seni,
görse ödü kopar gözlerini kırpmaktan,
örtme yüreğinin perdesi, ışık olup girsin umut, mabedine,
gri bir okyanus tenin,
her düştüğü yerde dalgalanan,
mağrur düşleri alacaklı gözlerinden, sevdiğin sevmediğin her şeyi al torbana,
gidecek gibisin buralardan,
Amerika çok uzakta,
fakirlik değil belki ama ona yakın bir algoritma,
bakışların derin
ruhun kızıl,
hangi dağ dayanır karşında bilmem ama,
Titanik’i batırır güzelliğin,

İstiklal

insan yalnızlığın arda kalanı,
insan tüm kavuşmaların arta kalanı,
para el,
haberler can yakıyor şu günlerde,
benimse sırtımı sıvazlıyor,
hörgücünde ki acıyla çöle düşmüş
kumral sevdam,
bıçakla kazınmış diri bir üslubum gövdesine kızıl çınarın,
merhem oldum yarasına ama,
bugüne nazaran vefasız yarın,
sevmekti anlamı yüreğime batan şarapnel parçasının,
gelmedi yâr yardıma İstiklal’de bile,
vefasız yarım,
liman değil, adasın
insanın ömrüne mazhar olan der gibi baktı gözlerime,
yanıldım, yazdım ve yalnızdım,
ıslanmanın güzelliğini ve gülleri,
kuruyunca anladım,
ben yasaklanayım artık ve bitsin bu hasret,