28 Kasım 2014 Cuma

,,,

Cemal, Özdemir, Nazım hepsi bir oldu,
Şiir etti seni hayatımdan bu şairler.
Güneş gözlerimi üşütüyor,
hava içimi yakıyor,
yapraklar sağa sola gitmesin can bulduğu ağacın gölgesinden diye var yer çekimi.
Tüm kuvvetini buna adamak derdi.
İnsanların yeryüzünde olması bahane, bu yüzden dört bir kıtaya dağılışımız...
Bu şehir sen yaşayacaksın diye kuruldu,
yoksa deniz kenarı sahil kasabasında bir türkü tutturmak dururken bu bozkırda işi ne?
Belediye senin için düzenledi bu şehri, yeşili, kaldırımları seversin diye...
Ve sen tüm bunlara ihanet ettin diye başladı bu kentsel sövüşüm.

22 Kasım 2014 Cumartesi

O Palyaço Benim.

Ne renk bu hava?
Hangi yıldızlar bana yol gösterecek?
Değişen her şey adına bu mevsim aynı kalabilecek mi?
 Papatyanın kumarı yine üzecek beni
zira diyecek o kadın hiç sevmedi seni.
hazmedemedi bunu yağmur, durmadı, şehri kire bulayan insanları evlerine tıkadı.
Daha fazla ayak basmayın dedi, beni sokaklara attı.
Ben kirletilmiş bi anıydım oysa, temizlenemeyen.
Islaklığımla kaldım.
Bahar yalnızca bir kadın ismi bu mevsimde, belli ki Son'u gelmişti.
Fakat karıncalar sel baskınında hangi yetkilileri çağıracaktı, hangi kahvehanede kentin alt yapı yetersizliğinden dem vuracaklardı.
Karanlık çöktü, sokakta kimse yoktu,
ben de Turgut abiyi görürüm diye göğe baktım.
Ve dedim ki O Palyaço benim.

8 Kasım 2014 Cumartesi

Gösterisine gelinmeyen ilizyonist bendim, 
kendi kendimi kaybettim, 
kendim şaşırdım, 
kendimi bulamadım.