17 Ağustos 2014 Pazar

Martı

Deniz ile martı arasında ki bağdan istiyorum.
Onları kıskanıyorum, sinirleniyorum, deliriyorum.
Oysa bende canlıyım, tutkunu olduğum bir şeyin üzerinde olamıyorum, üstünde yürümek istiyorum, onu üstten seyretmek istiyorum.
Ben simitlerimi çayla değil, deniz suyu ile yemek istiyorum.
Vapurlarla yarış yapmak, çocukların parmakla gösterdiği canlının ben olmasını istiyorum.
Yalan söylemek istemiyorum, 
sevmek istemiyorum,
Sevilmek istemiyorum,
Nefret istemiyorum,
Kıyafetler istemiyorum,
para hiç istemiyorum.
Çok şey mi istiyorum?
Çok şey istemiyorum.
Çok çok şey istiyorum...
Martı olmak kolay değil.
Bağışla beni Allah'ım
Ben sadece martıları kıskanıyorum.

Yaz dostum.

Bir yerden bir şeyleri koparıp almak kadar basittir yazmak, bir o kadarda zor.
Ya kanatır parmaklarını, ya da elinde kalır hissetmezsin bir şey.
Bir başladım mı gelir gerisi.
Hayata başlamak kadar çetrefillidir bir bakıma, bir gebe kalmadır, bir doğuştur.
Ama bir başladım mı gerisi gelir.
Yemek yemek kadar basittir, bazen. Açlık sırana göre dizersin, en sevdiğin kelimeler hep azdır, onları ya sona saklarsın ya da aralara serpiştirirsin,
Fakat bir başladım mı gelir gerisi,
Bazen de gelmez, öyle bir gelmez ki inanamazsın, alfabeyle savaşırsın, düşman olursun. Duygu savurursun her tarafa, ya çok seversin, ya da çok nefret edersin.
Hatta anılar...
Anılar gelir aklına, küçükken dersin, ben küçükken hiç bu kadar küçük olmamıştım.
Lakin bir başladım mı gelir gerisi, her zaman değil.

8 Ağustos 2014 Cuma

Ruh sana.

Ruhumuz, hiçbir paragrafın giriş cümlesi olamıyordu,
hiçbir şıkkın doğru cevabına atanamamıştı.
Türkiye'de ki boşta öğretmen sayısı ile eş değerdi.
yahut bir bitki de çiçek olamamıştı, ya sapıydı, ya da kökü.
çocuklara alınan bayramlık olamamıştı, sıradan günlük kıyafetti, ya işenmişti üstüne ya da yemek dökülmüştü.
Şöyle bir şelale olamadı doğada, olsa olsa bir bataklıktı fabrikaların atık yuvası olan.
başarılı bir öğrenci olamadı okulda, ya sınıftan atıldı, ya da ders alınmadı.
Aslına bakarsan ruh kendine bir yol bulamadı, çok istedi sevilmeyi, en çok nefret edilen yine kendisiydi.
Bedenle aynı yerde olamadı, ya içindeydi insanın, ya da dışında.